18 Temmuz 2010 Pazar

Pazar




Sanki daha yalnız geçecek pazarlarım artık. Kaan'ın tektaşı, yorgunluğum ve bilinmezlerim sonrası. Sabah yine erken kalktım, Bengisu'yu aradım skype'tan pek kısa sürebildi görüşmemiz biliyorum evleri kalabalık, muhabbet de bol...

Evde birşey kalmamış markete gittim, dört torbayla kapı açmanın zorluğunu bilirsiniz... tam o sırada basmaklarda beliren 3 aylık tekir yavruya engel olmadım apartmana girerken... dairemin önünde daha davetkardım sanki, içeri gelsin istedim. Prrlamaya başladı içeri girince, ben de biraz süt biraz sucuk koydum önüne... sucuğu dilim dilim yiyemezdi parçaladım tırnaklarımla, çok da aç değilmiş az biraz kemirdi, birkaç şapıdı yine peşimde dolanmaya başladı... aslında yemek için gelmemiş gibi... sanki o da yalnızlıktan bıkmış, sürtünmek, sevilmek istiyor... sere serpe uzanıyor beyaz halımda bir çiş ve havada yakaldığım bir puğ hadisesi dışında sorunsuz... ha bi de sofraya benimle birlikte oturmak istedi ama kendi yerinde minik ekmek dilimi üzerine sürülmüş taramanın tadına bakmak da rahatsız etmedi bence onu... sonrası yalanmak, prrlamak ve kucak (hem de gazetemi okurken)... cama çıkıyor şöyle bir bakıyor sokağa gitmek için mi ama miyavlardı diyorum, sevdim keratayı diyorum...

Eğer geceyi birlikte sorunsuz geçirirsek isim verebilir, onu hayatıma ortak edebilirim belki... ne dersiniz? bitik pille birkaç foto çektim istediğim pozu yakalayamasam da... bakın işte bu şirin tekirim...