9 Temmuz 2011 Cumartesi

Muhteşem mimar

Efenim geçenlerde Türkiye'nin pek bir kurumsal kırtasiye devinin yeni binasının projelendirilmesi kapsamında koordinasyon toplantısındaydık. Önceki örneğinde toplantı 12 sularında bitmiş, o saatten sonra, ofis üzeri ev yapılmış, gereksiz konuşmaların ve lagalugaların kafayı ütülediği gözlemlenmişti.
He! koordinasyon toplantısı nedir? diye soracak arkadaşlara son dönemde değişen tarifi yapayım;
Şimdi mimarların bir kısmı, ki biz bunlara tatlısu mimarı deriz, iş yapmadan iyi para kazanmak istediklerinden ve kendilerini yapı bilgisi yerine objenin estetiği üzerine felsefe yapmak için geliştirdiklerinden, projelerinde gerekli çalışmayı yapmazlar ve büyük bir ihtimalle de yapamazlar.
Bunun yerine bütün ekipleri toplantıya çağırmak kaydıyla, yani işin tekniğine hakim statik, altyapı, mekanik, elektrik, uygulama sorumlularını biraraya getirerek işlerini biranda çalışmaya gerek kalmadan halletmek isterler. Şimdi ilkokulda Google'ı duymuş her veledin bilgisayarına indirip kullanabileceği 3 boyutlu grafik programı Sketchup kullanılarak hazırlanmış model üzerinden şu konuşmalar yaplır bu toplantılarda;
-Ben buraya şööylee (modelde çekiştiriyor) bir geçiş düşüyorum ve burada bir şaft açsam
- Şu kolonu kaldırsak (delete) benim kamyonum buradan gezse ne dersiniz?
soruları projekte edilmiş ekran üzerinde konuşuladursun mimar aradığı cevapları "koordinasyon toplantısı"nda almış, kendi çalışacağı yerde ekipleri uykusuz bırakmayı tercih etmiştir.
Şimdi o toplantıya gelirsek; kırtasiye devinin patronunun da yeraldığı toplantı öncelikle ruhsat için zamanları kalmadığı, sıkıştıkları gibi "el classico" laflarla süslendikten sonra uzayacağı her halinden belli olunca kurum patronu yorulmuş/sıkılmış görünen pek muhteşem mimara dönerek "birşey içer misiniz?" sorusunu yönelttiğinde "şöyle kuvvetli birşeyler olsa" cevabını bekliyor muydu bilmiyorum.

Bir süre ortalıktan kaybolan patron elinde bir şişe ithal vodka ve servis tabağında kirazlarla geri dönüp pek muhteşemin önüne koyduğunda şaşırmadım ama ben susuzluktan kırılırken özenmedim desem kimse inanmaz herhalde....


Kaan-Gökçe nikah/düğün

20 gün 20 gece süren şenlikler sonunda bitti. Çok değerli yavrucuğumuz Kaan ile pek değerli gelin kızımız Gökçe artık dünya evine girmenin yanında birlikte yaşayabilmenin de keyfini sürüyor.
Ufak tefek aksaklıklar ve biraz da yancı terslikler dışında organizasyonlar keyifli, eğlenceli, kuru, sulu ve hatta ıslaktı. İyi düğün özlemişiz iyi geldi...
Fotoğraflar, videolar, anılarla birlikte masalsı anlatımlarla eşrafa aktarılmaya başlamıştır artık. Ben de doyasıya izleyeceğim düğün videosu için heyecanlanmaya başladım zaten......
Düğün dernek işlerinin iyi yanı gıyabında tanıdığınız veya bebekkene sizi kucağına alıp sevmiş, agu bugu yapmış 2.göbek teyze, kuzen, amca çeyreği, hala yarısı karakterlerle yüzyüze olmak ve tanışmak. He lazım mı? Yok da, artık en azından bahsi geçen kişiyi resmedebiliyor, görsel karşılığını bulabiliyorsunuz.

Bir de yazlık teyzeleri var tabi,
-Beni hatırladın mı Tolga?
-......... şimdi ben ....
- Bak ben zıpırt teyze
- desem ki hatırlamıyorum olmayacak ama ...
- bıdırt'ın annesiyim ben
- aaaa, ayağınıza sağğğğ (sarılıyoruz, eski dostuz, kaybettik sonra bulduk birbirimizi, çok mutluyuz) lıııık
- Ne kadar büyümüşsün, ee sen ne zaman?
- (10-15 senesi var erdeğin gitmeyeli, 20 belki bıdırtı görmeyeli) hehehe, kih kih, iyi eğlenceler...

Düğün günü sadece yemek ve eğlenceden ibaret değil tabii... Istıraplı bekleyişler de var... Mesela kuaförde sıralarını bekleyen hatunlar çok ıstırap çekiyorlar o salonlarda... Gün ortasında dışarıda beklerken ağaç gölgesi arayan erkeklerden birazcık daha fazla...
Öyle ki annemi bulmak için içeri adım attım, klimanın tatlı serinliği yüzüme vururken sağda solda dizili mutlu kadınları keyif içerisinde beklerken görme şansı yakaladım. Annemi bulduğumda manzara herşeyi özetliyordu: biri el tırnaklarını yaparken diğeri ayaklarına bakımı sürdürüyor, annem ise özel tasarım koltuğunda çok sevdiği nescafesini yudumluyordu. O an yeniden anladım, biz erkeklerin ömürleri boyunca keyif yapmak için kaybettikleri zamanı gözden geçirmeleri lazım. Hiçbiri kuaförde hatunların aldıkları haz ile mukayese olmaz, olamaz.

İngiltere'den teyzemlerin geliş saatinden kaynaklı biraz yorucu olmuş olsa da pazarı Tözt'ün güzel kahvaltısı ve sevgiyle geçirmiş olmanın mutluluğunu sırtıma atarak İstanbul'a döndüm.