16 Eylül 2010 Perşembe

Eski düzene geri döndük....



Yılın en keyifli günleri geride kaldı. Nereden çıktı demeyelim saat 20:30 itibari ile İstanbul'un trafik çilesine bir gözatalım yeter.

Bayram trafikten nefes alabileceğimiz son günlerdi sanırsam. Eski düzen havanın kararmasına rağmen ofiste oturup trafiğin geçmesini beklemek zorunda kaldığım düzen. Bilmem kaçınız aynı çileyi çekiyorsunuz?

Ben ki Anadolu'dan Avrupa'ya geçmeye üşeniyorum, tersi istikametteki arkadaşlara sabır diliyorum.

Sadece trafiğin yoğunlaşması yada günlerin kısalması değil eski düzen... Yaşanacak saatlerin tükendiği, evin sığınak olduğu, soğuk biranın yerini kahveye bıraktığı, haftasonlarının kaçamak için göz kırpmadığı (evet yazın her haftasonu bir yerlere kaçtım!) düzen...

Ofisin havası ağırdı bugün, belki biraz bu sebeplerden derdim ama değil... Geriden takip eden maaşlarımızın son bulduğu geçen ay yaşanan prim sevincinden! Efenim, patron geçen ayın son günlerinde zarf sayısını karıştırarak 1 yerine 2 zarf teslim etti ofisteki alacaklılara...

Ben ayın sonu gelirken hazır giriş varken ileriye dönük ödeme tahmininde bulunmuştum ama ofiste olmadığım birkaç saatte muhasebenin de yadsınamaz katkısıyla 2. zarfın iş bitirme primi olduğu kanaatine varılmış. Haftalar geçip devran dönünce ortaya çıktı işin foyası... insanlar maaşlarını sorarken...

Bu ayın maaşları zaten ödenmiş, 2. zarf prim mrim değilmiş. Havadis soğuk hava estirmedi şirkette, soğuk duş etkisi yaptı. Ha, prim bekleyen mi vardı? yoo... herkes maaşını zamanında aldığına mutlu olurdu zaten, yok öyle büyük beklentiler... ama çok oynadığı için doğumgünü hediyesi elinden alınan çocuk ortamı oluştu malesef...

Şaşırdım mı? kesinlikle hayır! hatta beklentim işlerin bu şekilde gelişeceği yönündeydi... Oyuncağım mı? Oynamıyorum ki!

İletişim efendiler, iletişim. Açık ifadeler, düzen, tutarlılık; bunlar erdem...

14 Eylül 2010 Salı

Videodan vazgeçtim....

Defalarca denememe rağmen malesef video yüklenmedi ve ben de vazgeçtim... O zaman birkaç resim size..



.


11 Eylül 2010 Cumartesi

Yüzüğü de taktık...

Pek bir hareketlilik olmayınca hayatımda paylaşacak, Kaan'dan ödünç alıyorum yaşamı.
Gerçi haksızlık etmeyeyim kendime evlendirecek kaç kardeşim var daha?
Her neyse, yaz sıcağında bayramı düşünerek yapılan tatil planları şu veya bu sebeple zaten suya düşmüştü. Bu söz meselesi de kısa mesafeli kaçışların çekiciliğini bastırınca bu bayram da harcanan tatiller furyasına katıldı, evde yuvarlanma moduna geçildi.
Günün kahramanları yine Kaan ile Gökçe, bu sefer biraz daha şık hem misafir hem de ev sahipleri... Biraz daha rahat ortam, babam "viski" sözcüğünü kullanırken Cemal Bey de "rakılı" bir espri yaptı anason üzerinden. İyi bunlar rahatlatıyor ortamı farkettirmeden; duvar yıkmasa da, pencere açıyor...
Babaannem de var bizim ekipte bu sefer ağır top niyetine... Gökçe'nin de arkadaşı gelmiş ilave olaraktan...
Kaan ve Gökçe'nin pastasını görelim şimdi...
Teknik sebeplerden dolayı videoyu daha sonra yükleyeceğim... Söz

Edit: Video yüklendi...