Uçak biletimi THY'den aldım, çok değil 3 hafta kadar öncesinden, maliyeti 1200 TL, direk uçuş aynı zamanda United Airlines ortak uçuşu. Flexi puanlarım aslında daha fazla olmalarına rağmen ayda en fazla 200 tl'lik kullandırdıkları için 200*1.5=300 tl değerinde indirim yaptı biletimden. Adios'u herkese tavsiye ederim 3 kat puan ve sınırsız kullanım veriyor... Kardeşim şimdi Fransa'da ve hiçbir bedel ödemedi uçuşu için...
Tabi söylemeden geçmeyeyim, benim vize almaya ihtiyacım yok sadece internet üzerinden doldurulan ESTA formu onayı ile 90 gün süreli turistik veya iş amaçlı ABD'ye giriş yapabiliyorum (UK pasaportum var). Umarım birgün biz de bütün Avrupa ülkeleri, Kore, Japonya vb. ülkeler gibi vizesiz dünyayı gezebiliriz. Bu sayede açık büfe kumsal otellerinden çıkıp göbeğimiz yerine biraz vizyonumuzu genişletme fırsatımız olur belki...
Uçağımızın havada bulunduğu süre yaklaşık 10 saat ama taksisi, kalkması hazırlanması vs. toplam 11 saat diyelim biz buna... Uçaklar doğal olarak geniş gövdeli 3+4+3 dizilimine sahip Airbus. Uçuş konforlu, her koltuğun kendine ait 10-11'' LCD ekranı var. Kulaklığınızla müzik, film, dizi, oyun... 2 öğün servisi arasında size zaman geçirtmekte başarılı... yemekler de ortalamnın üzerinde lezzet ve sunuma sahip.
Tabi söylemeden geçmeyeyim, benim vize almaya ihtiyacım yok sadece internet üzerinden doldurulan ESTA formu onayı ile 90 gün süreli turistik veya iş amaçlı ABD'ye giriş yapabiliyorum (UK pasaportum var). Umarım birgün biz de bütün Avrupa ülkeleri, Kore, Japonya vb. ülkeler gibi vizesiz dünyayı gezebiliriz. Bu sayede açık büfe kumsal otellerinden çıkıp göbeğimiz yerine biraz vizyonumuzu genişletme fırsatımız olur belki...
Uçağımızın havada bulunduğu süre yaklaşık 10 saat ama taksisi, kalkması hazırlanması vs. toplam 11 saat diyelim biz buna... Uçaklar doğal olarak geniş gövdeli 3+4+3 dizilimine sahip Airbus. Uçuş konforlu, her koltuğun kendine ait 10-11'' LCD ekranı var. Kulaklığınızla müzik, film, dizi, oyun... 2 öğün servisi arasında size zaman geçirtmekte başarılı... yemekler de ortalamnın üzerinde lezzet ve sunuma sahip.
Uçağın indiği zamana doğru ileri saralım biraz... İndiğimiz gibi siyah görevliler sizi "immigration officer"ların olduğu sıralara doğru yönlendiriyor. Herkes aynı sıraya giriyor ABD vatandaşları hariç. Yaklaşık 70-80 dakikada ancak ulaştık onların "immigration officer"larına... sıranın uzun sürmesinin sebebi sol başparmak sol el, sağ başparmak sağ el taramaları ve fotoğraf çekimi safhaları. Neden siyah görevliler yönlendiriyor diye yazdım diye sorgulamayın, bu "officer"ların hepsi beyaz erkek... ABD sınıflarına merhaba demeye başlıyoruz ya...
Bagajımı aldım, hemen bir çekçek var mı diye gözatıyorum, fiyat 5$, kapı önüne kadar gitmek için çok fazla ama, Airtrain kullanarak toplu ulaşıma geçecekseniz ve yükünüz benimki gibi 50kg sınırını zorluyorsa bence alın. Havaalanından (JFK) Manhattan'a taksi sabit fiyat 45$, ben daha çok diye anımsıyordum, shuttle servisler 15-20$ arası, bir kişiyseniz mantıklı ama 2 kişi ve üzeri ben taksiye binin derim. Ben ne yaptım? Gezinirken shuttle kiosku bulamayacağımı anlayınca kapı önündeki otobüslerden birine bindim 15$'a Penn Station'a giden... Penn station 34 sk. 8 av.'da oradan eve yürüme mesafem birkaç yüz metreden fazla değil...
JFK'deki temizlik görevlileri hispanik, otobüs şöförümüz Koreli, biletçimiz uyanık bir siyahtı. Otobüs daha havaalanından çıkamadan korkunç beklemeler yaptı ki benim içime sıkıntı oldu. Çünkü ben çoktan evi bana açacak Annabel'e haber vermiştim. Manhattan Grand Central tren istasyonuna varmamız 1 saat kadar çekti(filmlerden bildiğimiz istasyon)... oradan 2 kişi bir minibusle Penn stationa aktarılacağız... Bu arada dikkatimi çeken bir nokta, hem otobüste hem de minibüste olan şu not "Tips are greatly appreciated". Minibüs Penn otel'in önünde durdu, şöför geldik dedi ama ben buradan gidebileceğimi sanmıyorum, diğer müşteri amerikalı ama New Yorklu değil... İstasyona gelecektik burası değil sanki diyorum, ben de bilmiyorum diyor... Çinli minibüs şoföre beni bu adrese bırakırsan seni "appreciate" ederim diyorum, ışığı görüyor gidiyoruz. Sokağa girdiğimizde kapı numarasına bakıyoruz "337";
-Threehundred and thirtyseven
ş-yes yes, se se seven
-no, no, three three seven (aha diyorum herif beni buarada indirse ben bulurum artık)
ş-se se seven, there!
bakıyorum, kapı numarası 337, evet geldim, bavulları bagajdan alıyor eline 10$ sıkıştırıyorum...
Annabel'i arıyorum, çok beklettiğim için mahçubum, dış kapıyı açıyor, asansörle 8.kat...
Daire ilandaki fotoğraflardaki gibi, Annabel İrlandalı, telefonda anlamıştım Amerikalı olmadığını. Evin sahibiymiş (asıl kiracısı). Bir dosyada harita ve bir sayfa yazı hazırlamış nerede ne var vs. şeklinde, bilgilendiriyor beni, çok yorgunum, "depozit" soruyorum gerek yok diyor, "çıkarken de anahtarı şuraya bırak", "kapıyı kapat çık"...-Bye bye, Annabel... Merhaba Tolga'nın New York Manhattan'daki evi...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder