Cumartesi akşamı Emre ile Şirin el emeği göz nuru sofra kurmuşlar beni davet ettikten sonra. Afiyetle yedik sofradakileri, rakımız da Tekirdağ olunca tadına doyum olmadı desem yeri. Daha sık görüşmeliyiz diye de hayıflandım kendimce. Anlayan adam kolay bulunmuyor bilirsiniz.
Pazar günü ise Ortaköy Çınaraltı'ndayız şirket ekibi ile... henüz kendime yeni gelmişken rakı sofrasındayım yine...
Yetkin'in askere gidişi, Tarık'ın ayrılışı bahane amaç belki bir daha hiç toplanamayacak bu 6 kişiyle son bir kez beraber olmak, son bir kez demek. Yanında lezzetli mi lezzetli ızgara sarıkanat ve müteakip hamsi de cabası...
Henüz gün aydınlıkken oturduğumuz masadan 10 sularında kalktık. Muhabbeti, kahkası ve bir tutam hüznüyle unuttuk pazartesiyi o akşamlık.
Çevremde hareket bereket getirirken durayazdığımı görmek biraz burktu içimi. Aldırmadım diyemem bu kadar farkındayken durumun. Artık "biz hep buradayız" demek ve burada olmak da istemiyorum.
Varsa tutulacak ipleri hayatın şu miyopa bir el uzatan olsa...
Uzatmadan; lüfer için sözleştik ama umarım sarıkanadımızı çekmezler bu arada...
2 yorum:
El uzatan var da, o kanatları kıpırdatmak hiç kolay olmuyor!!
Ben kanatlandıramıyorum seni ama umarım bir gün uçarsın kendini hazır hissedince...
Yorum Gönder