28 Aralık 2010 Salı

bir tespit de benden...

evet, bugün işten makul bir saatte çıktım.... sonuç yine hüsran... ne işime yaradı derseniz daha erken sarhoş oldum diyebilirim... başka? evde makarna yaptım yedim, bi de bunu sayalım isterseniz...
başka kafalar lazım bana, bambaşka farklı bir perspektif... yoksa aha böyleyiz, şimdide kalırım, ne bir adım ileri ne bir adım öteye...
derslerin alınacağı zaman yakındır, az bekle tolga... az kaldı çözeceksin bulmacayı... tek çözümü olmasa da...
ama olmazsa sorun değil, sanki yalnızlığı da çözmüş gibisin... mutsuzluğu ile birlikte... amaç, arzu bir de hedef vardı! neredesiniz lan? hem de en ihtiyaç duyduğum zamanda silinip gittiniz...
bu arada alacak olan varsa diye yazıyorum; Vinkara Cardonnay sakın ha!!! felaket.... karafta beklese dahi :)...
Haftasonu Bursa'dayım, 2010 ve 2011'de mutluluk yaşamak için...

19 Aralık 2010 Pazar

Çay saati...

Sevgili kardeşim bir işi yaptı mı tam yapıyor, hakkını teslim edelim. Bu aralar içki ve dumanı azaltmak için bir uğraş içerisinde...
Nasıl yaparım, nasıl ederim diye düşündü herhalde. Ve buyrun çözümü aşağıda;
ginkgo biloba, papatya, nane limon, ekinezya, earl grey, karışık bitki, berrak yeşil, tarçın karanfil, english breakfast ve elma....
Çay servisi de yapan kahveci zincirlerinde dahi bu kadar çeşit yoktur iddiasındayım... Neyse hepsi iyi bir amaç uğruna...


15 Aralık 2010 Çarşamba

Kötü bir akşamın ardından...

Yaklaşık 21.5 yıl üzerinde çalıştığımız projemizi 6 ay önce teslim ettik. Kontrolörlük, uygulama, revizyonlar derken çok kalbimiz kırıldı. Ama durmadık, devam ettik... Bu akşam geçirdiğimiz toplantı bizim için çok ama çok çirkindi. Bu yaşta bunu yaşamak ders çıkarmak için iyiydi derken, sinir sistemime ve mesleki onuruma ağır darbe vurdu. Canlar sıkıldı fazlasıyla ve önümüze sunulan o meşhur değnekti. Ya prestij kaybı kabul edilecek geri adım atılacak yada kendi cebimizden projenin çok önemli parçasını revize etmemiz istenecekti... sadece zaman çalabildik stratejimizi gözden geçirebilmek için...
Bunlar akşamın değil belki önümüzdeki yılın da en kötüleri olmaya aday...
Şişli'ye ulaştıktan sonra evde ekmek olmadığı geliyor hatrıma, aç kalacak değilim marketleri birbir geçerken bira tedarikçimiz tekele giriyorum biraz muhabbet eklemek istiyorum ekmeğe belki. Ekmeğin var mı sorusuna cevabı olumsuz abimin... iyi diyorum o zaman biralarımı alayım bari, adedi soruyor, cevabım 6. İki torba alıyor geliyor yanıma buzdolabının başındayken... İkişer ikişer alıyoruz biraları, 6 tamam derken, diğer torbaya da 2 tane koyarken tamamdı diyecek oluyorum.
Bunlar da hediye diyor!!! Sorguluyorum, yok gerek yoklar sıralıyorum.
Kasada alıyoruz soluğu, ödemek istiyorum, "yılbaşı geliyor ya" diyor... Kocaman bir gülümsemeyle çıkıyorum tekelden... :)

8 Aralık 2010 Çarşamba

kahkahalari

evet kahkahalari.kaydeden.kadar sevmek hayati... yadA sadece aevmek olani oldugunu ve.sevmek sevgiyi de.sevmek