Ben yılbaşını kutlarım, tamamen biraraya gelme ve eğlenme bahanesiyle kutlarım... Sevdiklerimle, sevenlerimle, beni bilenlerle, bildiklerimle, sıkıntı etmeyenlerle, sıkıntıma edenlerle kutlarım... Yeniye, uğuruna, astrosuna inanmam ne de olsa takvimi de insan icat etmedi mi, günü 24 saate, saati 60 dakikaya bölen insan? Yahu mesele o değil! dersen haklısın mesele kafanda bitiyor, yeni ise yeni de, ağaç varsa çaput bağla, mesele kendini inandırmak, inanmak... neyse...
Her yılbaşı, her bayram, her seyran, her günün olacağı gibi bundan sonra, eksikti bu yılbaşı. Dolmayacağını, dolduramayacağımızı bilerek eksik. Doldurmayacağımızı bilerek eksik...
Sofra krallara, kraliçelere layık, herbir sima güzeldi lakin. Sev sevebilirken, sev severken, sev.
İç içebilirken, iç tokuşturabilirken, ye tadını alabilirken ve oyna, oynaş...
Ha kimisi var, içer adabıyla, kahkahalarla gülücüklerle şenlendirir havayı. Kimisi de elinde şişeyle sever onu, seni ,beni... Kimisi de o şişeyi sever... Tözt şişeyi sevdi bu yılbaşında... sonra bırakıverdi şişesini elinden rahatça sarılabilmek için klozete. Araları iyi, kurcalamayalım derken ikisini, kurt düşmüş olacak ki içime yanında aldım nefesimi... Tablo muazzam, yere uzanmış kısrak gibi bedeni, sözcükler acı dolu haykırıyor ağzından ve dizlerine inmiş o güzelim pantolon... Belli ki sevdiği kazık atmış bu mutlu gecesinde, inletiyor tüm benliğini, fayda etmeyecek klozete atılan çığlıklar artık belli... onu ancak biraz nasihat ve çokça uyku paklar... iyi geceler güzel Tözt, merak etme yanındayım uykuya dalana kadar... Arada yere düşmüş gitar çalarken derler, görmemişim yalancı şahitlik etmem ama duydum bir paldırtı desem günah yazmazlar...
Sabahı etmişiz hepimiz, öyle yada böyle, biraz kırık, biraz dökük ama öyle bir sahne var ki aklımda kalan sözcükler kifayetsiz... Bertan'ımı yazacağım dedim yazamıyorum, bir kalem lazım bir beyaz kağıt ve biraz zaman...
Hepiniz sevgiyle kalın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder